Sayfalar

21 Haziran 2012 Perşembe

Erzurum yolcusu kalmasın...

Acaba uzun bir yapay duvarda lider tırmanmak nasıl bir duygu? Daha önce fotoğraflarını gördüğüm Erzurum Atatürk Üniversitesi içinde yer alan Türkiye şartlarına göre büyük sayılabilecek yapay tırmanış duvarı iyi bir deneyim olsa gerek? Üstelik çoğunu tanıdığım tırmanıcı arkadaşlarımla birlikte tırmanmak, Erzurum’un yöresel yemek kültürünü tatmak, muhabbet etmek ve dost sohbetlerini yeşertmek ve en önemlisi İstanbul’dan uzaklaşmak…..

Bu düşüncelerle Türkiye Şampiyonası’na katılamaya karar verdim. Düğün öncesi hazırlıklar ve iş yoğunluğu içerisinde Lisan işlemleri ile uğraşmak epey yorucu oldu. En nihayetinde gerekli prosedürleri tamamladıktan sonra, cefakar tırmanış arkadaşım Övgün’le başvurumuzu yaptık. Başvuru sonrasında biraz aşinalık olması açısından yapayda lider tırmanabileceğimiz tırmanış duvarları hakkında düşünüyorduk. Tam o sırada kurtarıcımız sevgili Doğan Palut devreye girdi ve Marmara Üniversitesi’nde yapay tırmanış duvarının açıldığını duyurdu. Sonrasında Doğan’ın daveti ile Marmara’daki yapay duvara gittik 4-5 kez. O da ne, 6a lar zorla, 6c+ lar projeye bağlayarak çıkılıyor :) Hakikaten yapay lider tırmanış, tutamakları, engram yapısı, negatif eğimi, psikolojisi ve yapısı ile kayadan çoooook farklı imiş. İyi bir odun, şok etkisi ve kazanılmış deneyim :)

Övgün kilide girmek üzere…. (Marmara Ünv)
Fedarasyonun açıkladığı yarışma tarihi üzerinden uçak biletlerini Övgün’le çok önceden almıştık. Yarışma tarihindeki değişiklik sonrası biletleri düzeltmek zorunda kaldım ve nihayet 8 Haziran Cuma günü işten biraz da erken çıkarak, uçağa yetişmek üzere Sabiha Gökçen Havaalanı’nın yolunu tuttum. Övgün’le Kadıköy’den havaalanı otobüsüne bindiğimizde, bir yandan yüzümüze vuran buz gibi klimadan kurtulmaya çalışıyor, bir yandan da Cuma gününün keyfini çıkarak muhabbet ediyorduk. Havaalanına geliş sonrası check-in yaptırdık ve kendimizi dondurmacının yanında bulduk. Birazdan Duygu da geldi ve uçağın içinde yerimizi aldık. Oldum olası uçak yolculuklarından haz etmediğim için biraz Yoga tekniği uygulamak benim için elzem oldu. 3 Kulhuvalla, 1 Elham okuduktan sonra da psikolojik olarak kendimi yolculuğa hazırlamış oldum.
Yapaya alışma çalışmaları…    (Marmara Ünv.)

Fakat o da ne? Uçağa binen bir kadın hostese dönerek “Yer var mı?” sorusunu yöneltince, biraz olsun bendeki uçak stresi dağıldı ve koro halinde çaktırmadan gülüşmeye başladık :) İnanılmayacak gibi ama yapılan sayım sonrası hakikaten kadın için yer olmadığı anlaşıldı (Check-in de bir aksaklık olsa gerek). Neyse 15 dk kadar bekledikten sonra kadın için bir tabure bulundu ve havalandık :) Erzurum’a yaklaştığımızda zannedersem kaptan pilot biraz şaka yaptı ve uzun bir süre havada bizi salladı. Uçağın her sallanışında projesine odaklanmış tırmanıcı misali algılarım tamamen açıldı ve alnımdan süzülen soğuk terler enerjimi alıp götürdü. Övgün’ün durumu fark etmeyerek national geographicte izlediği uçak kazalarını anlatmaya başlaması ise duruma iyice tuz biber ekmiş oldu :) İniyoruz ve neyse ki Erzurum’dayız…… Allahım; yeniden doğdum, toprağı öpme zamanı…

Cumartesi sabah biraz da kaslarımız açılsın diye üniversiteye yürüyerek gitmeye karar verdik. Yolda Akınlarla karşılaştık ve kendimizi duvarın dibinde bulduk. Vayyyyy…. “Hakikaten güzel gözüküyor” diye içimden geçirdikten sonra, ileride İstanbul’da da benzer bir duvarın yükseleceği hayallerine daldım. Teknik toplantı sonrası sıralama rotaları için yerimizi aldık ve önce başvuru yaptığımdan, sıralama rotasının ilk açılış tırmanışını yapma şansını elde ettim! Aynı duvarda yer alan bayan ve erkek sıralama rotalarının zorluğu sırasıyla 6c+ ve 7b+ idi.

Rotaya tırmanmaya başladığımda, arka fonda çalan müzik ve sabahın serinliği ortama ayrı bir güzellik katıyordu. Motive olmuştum ve sakince ilerliyordum. Ta ki ilk kilide gelene kadar…. Tam o sırada müzik kesilmiş, yerine “sayın valim hoş geldiniz” ve benzeri ağırlama konuşmaları kulağımda yankılanmaya başlamıştı. Biraz dirensem de klibi yapıp sonra hamle yapma isteği sonucunda aşağı doğru uçuşa başlamış oldum. Sıralama rotasını bitirebilen olmadı ancak Uğur güzel bir tırmanış sonucu 49 hamle yaparak, rotanın sonuna yaklaşabildi. Bayanlarda ise Evren güzel ve akıcı bir tırmanış ile sıralama rotasını tamamladı.

Övgün sıralama rotası ilk klidinde…        
Öğleden sonra yarı final rotalarını tırmanacaktık. Öncesinde ekip olarak üniversite içerisinde yürüdük ve güzel bir dondurma, sonrasında ise sıcak bir çorba ile kendimize geldik! Ve yarıfinal rotaları….


Evren sıralama rotasını bitirmek üzere…











7c zorluğundaki yarı final rotasına girdiğimde, akıcı bir tırmanışla rotanın ortasında bulunan ve tamamen yeşil diğer tutamaklar arasında parıldayan mor tutamağa kadar hızlıca geldim. Fakat hız olayını fazla abartmam ve kolları sallamayı unutmam sonucunda, kurtarıcım olacak mor tutamağa hamle yaptım ve bir anda tutamakla aramdaki mesafenin hızlıca açıldığını gördüm. Erzurum’dayım, boşluktayım, uçuyorum, düşüyorum :) Erkeklerde yarı final rotasını bitirebilen olmadı ve yine Uğur iyi bir performans sergileyerek rotanın sonunda yer alan kilidine kadar başarılı bir tırmanış gerçekleştirdi.

Bayanlar yarı finalinde ise Ayşe, daha önce TED’de izlediğim yarışmasındaki stilinden hiçbir şey kaybetmediğini yine gösteriyordu. O da ne, ip ayağının arkasında. Yapma Ayşe, düşme sakın… Neyse ki pozisyonu düzeltiyor ve klip yapmak üzere ipi çektiğinde, ip elinde iken kendisini boşluğa bırakıyor :) Bayanların yarı final rotasını tırmanan sporcuları da izledikten sonra Cumartesi gününü kapatmış olduk ve Pazar günü yapılacak final müsabakaları için üniversiteden ayrıldık.

Akşam yaklaşık 10 kişi bir araya geldik ve “Bursa temsilcisi” ! Buket’in önerisi ile çok hoş ve sevimli bir kafede yemek için yerimizi aldık. Günün değerlendirmesi ve muhabbet eşliğinde bol karbonhidrat içerikli, yağsız, leziz makarnalarımızı mideye indirdik. Sonrasında Gürgel’in i-foneunda bulunan “simge ve marka bulma” oyununa daldık ve bir süre kalabalık bir güruh olarak oyunda puan kazanmaya çalıştık. “Evet bu ayakkabı markasıydı, yok abi bacardinin simgesi, hayır yaw Uzakdoğu araba markası” konuşmaları eşliğinde epey bir bölümü açabildik. Övgün’ün, ballıda tırmanırken sesinden, kanadından, renginden gökyüzündeki kuşları National Geographic muhabiri misali tanıma ve seceresini okuyabilme performansını, marka bulma oyununda da ortaya koyması görülmeye değerdi….

Güzel bir uyku ve kahvaltı sonrası finaller için yeniden üniversitedeyiz. Final rotaları erkeklerde yaklaşık 7b+, kızlarda ise 7b ayarında (Dereceleri tam hatırlamıyor olabilirim). Nihayet sıram geliyor ve rotaya tırmanmaya başlıyorum. İlk hafif eğimli pasaj, ilk negatif ve ikinci hafif eğimli pasaj derken ikinci negatife geliyorum. Hamleler güzel, rota akıcı ve bariz kilit yok gibi… duy sesimi enduranceeeeee :) Negatife girdiğimde klip yapmam gerekiyor pozisyon gereği ancak namümkün bu kollarla….bir hamle daha ve gastonu tut ve boulder antremanlarındaki gibi blok yaparak klibi yap. Ama sol kol da şişik ve yine klibi unut. Bari bir hamle daha yapayım diyerek mor büyük element üzerindeki büyük tutamağa atlıyorum ve sıcaktan bunalmış vücudum yine kendini boşluğa bırakıyor. Yaşasın hızla aşağı doğru gitmenin oluşturduğu rüzgarın yarattığı serinlik ve rahatlama hissi… :) Şahsen içlerinde en keyiflisi olduğunu düşündüğüm final rotasında Recep iyi bir tırmanışla 38 hamle yapabiliyor ve neredeyse 38 hamlede de bağırarak konsantrasyonunu yüksek tutmaya çalışıyor. Yere indiğinde ise “recebim niye bağırıyorsun rota 6a” deyince de gülüyoruz :)

Bayanlar ilk üç….
Övgün ve Akın final rotasında iyi bir tırmanış gerçekleştiriyorlar ve rotanın sonuna yakın olan kilit civarlarında düşüyorlar. Uğur ise gerçekten güzel bir seyir zevki vererek, yılların deneyimi ve Milli Takım sporcusu sıfatı ile rotayı çok zorlanmadan tamamlıyor. Rota, tavan geçişi sonrası yaklaşık 2 metrelik sarkıttan aşağı doğru tırmanılması (Bu aşağı tırmanışa başlamadan önce hakemin “son 1 dk” uyarısını yapması ve Uğur’un ve sonrasında herkesin gülümsemesi görülmeye değer :)) ve sarkıtın en altında bulunan iki büyük tutamağın tutulması sonrası vücudun boşlukta 2 sn sarkıtılması ile sona eriyor. Bayanlar finalinde Evren, Gamze ve Ayşe güzel bir performans ile rotayı tamamlıyorlar. 


Yarışma sonucunda sıralama erkeklerde Uğur, Akın, Övgün ve bayanlarda Evren, Gamze, Ayşe olarak ortaya çıkıyor.
İlk üçü paylaşan sporcular… tebrikler…

Veeee kendimiz Uğur’un önerdiği çağ kebapçısına atıyoruz. 4 tane yeter herhalde diyerek kendime hakim oluyorum. En son Uğur ve Övgün’ü 5. leri yerken görüyorum. Sonrasında Övgün’ün “ortak biraz fazla yedim galiba” yorumları….. :)

Uçağa biniyoruz ve İstanbul yolundayız….

Erzurum’a gitmek, uluslararası rota yapıcı Evgeny Kryvosheytsevin rotalarında tırmanarak deneyim kazanmak, dostlarla muhabbet etmek, İstanbul’dan uzaklaşmak….. hepsi çok zevkli ve güzeldi. Bir sonraki organizasyonda buluşmak üzere…. 

Tırmanışla kalın….

ersin…. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder