Acaba uzun bir yapay duvarda
lider tırmanmak nasıl bir duygu? Daha önce fotoğraflarını gördüğüm Erzurum
Atatürk Üniversitesi içinde yer alan Türkiye şartlarına göre büyük
sayılabilecek yapay tırmanış duvarı iyi bir deneyim olsa gerek? Üstelik çoğunu
tanıdığım tırmanıcı arkadaşlarımla birlikte tırmanmak, Erzurum’un yöresel yemek
kültürünü tatmak, muhabbet etmek ve dost sohbetlerini yeşertmek ve en önemlisi
İstanbul’dan uzaklaşmak…..
Bu düşüncelerle Türkiye
Şampiyonası’na katılamaya karar verdim. Düğün öncesi hazırlıklar ve iş
yoğunluğu içerisinde Lisan işlemleri ile uğraşmak epey yorucu oldu. En
nihayetinde gerekli prosedürleri tamamladıktan sonra, cefakar tırmanış
arkadaşım Övgün’le başvurumuzu yaptık. Başvuru sonrasında biraz aşinalık olması
açısından yapayda lider tırmanabileceğimiz tırmanış duvarları hakkında
düşünüyorduk. Tam o sırada kurtarıcımız sevgili Doğan Palut devreye girdi ve
Marmara Üniversitesi’nde yapay tırmanış duvarının açıldığını duyurdu.
Sonrasında Doğan’ın daveti ile Marmara’daki yapay duvara gittik 4-5 kez. O da
ne, 6a lar zorla, 6c+ lar projeye bağlayarak çıkılıyor :) Hakikaten yapay lider
tırmanış, tutamakları, engram yapısı, negatif eğimi, psikolojisi ve yapısı ile
kayadan çoooook farklı imiş. İyi bir odun, şok etkisi ve kazanılmış deneyim :)
Övgün kilide girmek üzere…. (Marmara Ünv) |
Fakat o da ne? Uçağa binen bir
kadın hostese dönerek “Yer var mı?” sorusunu yöneltince, biraz olsun bendeki
uçak stresi dağıldı ve koro halinde çaktırmadan gülüşmeye başladık :) İnanılmayacak gibi ama
yapılan sayım sonrası hakikaten kadın için yer olmadığı anlaşıldı (Check-in de
bir aksaklık olsa gerek). Neyse 15 dk kadar bekledikten sonra kadın için bir
tabure bulundu ve havalandık :) Erzurum’a yaklaştığımızda zannedersem kaptan pilot biraz şaka yaptı ve uzun bir
süre havada bizi salladı. Uçağın her sallanışında projesine odaklanmış
tırmanıcı misali algılarım tamamen açıldı ve alnımdan süzülen soğuk terler enerjimi
alıp götürdü. Övgün’ün durumu fark etmeyerek national geographicte izlediği
uçak kazalarını anlatmaya başlaması ise duruma iyice tuz biber ekmiş oldu :) İniyoruz ve neyse ki
Erzurum’dayız…… Allahım; yeniden doğdum, toprağı öpme zamanı…
Cumartesi sabah biraz da
kaslarımız açılsın diye üniversiteye yürüyerek gitmeye karar verdik. Yolda
Akınlarla karşılaştık ve kendimizi duvarın dibinde bulduk. Vayyyyy…. “Hakikaten
güzel gözüküyor” diye içimden geçirdikten sonra, ileride İstanbul’da da benzer
bir duvarın yükseleceği hayallerine daldım. Teknik toplantı sonrası sıralama
rotaları için yerimizi aldık ve önce başvuru yaptığımdan, sıralama rotasının
ilk açılış tırmanışını yapma şansını elde ettim! Aynı duvarda yer alan bayan ve
erkek sıralama rotalarının zorluğu sırasıyla 6c+ ve 7b+ idi.
Rotaya tırmanmaya başladığımda,
arka fonda çalan müzik ve sabahın serinliği ortama ayrı bir güzellik katıyordu.
Motive olmuştum ve sakince ilerliyordum. Ta ki ilk kilide gelene kadar…. Tam o
sırada müzik kesilmiş, yerine “sayın valim hoş geldiniz” ve benzeri ağırlama
konuşmaları kulağımda yankılanmaya başlamıştı. Biraz dirensem de klibi yapıp sonra
hamle yapma isteği sonucunda aşağı doğru uçuşa başlamış oldum. Sıralama
rotasını bitirebilen olmadı ancak Uğur güzel bir tırmanış sonucu 49 hamle
yaparak, rotanın sonuna yaklaşabildi. Bayanlarda ise Evren güzel ve akıcı bir tırmanış
ile sıralama rotasını tamamladı.
Övgün sıralama rotası ilk klidinde… |
Öğleden sonra yarı final
rotalarını tırmanacaktık. Öncesinde ekip olarak üniversite içerisinde yürüdük
ve güzel bir dondurma, sonrasında ise sıcak bir çorba ile kendimize geldik! Ve
yarıfinal rotaları….
Evren sıralama rotasını bitirmek üzere… |
7c zorluğundaki yarı final rotasına girdiğimde, akıcı bir tırmanışla rotanın ortasında bulunan ve tamamen yeşil diğer tutamaklar arasında parıldayan mor tutamağa kadar hızlıca geldim. Fakat hız olayını fazla abartmam ve kolları sallamayı unutmam sonucunda, kurtarıcım olacak mor tutamağa hamle yaptım ve bir anda tutamakla aramdaki mesafenin hızlıca açıldığını gördüm. Erzurum’dayım, boşluktayım, uçuyorum, düşüyorum :) Erkeklerde yarı final rotasını bitirebilen olmadı ve yine Uğur iyi bir performans sergileyerek rotanın sonunda yer alan kilidine kadar başarılı bir tırmanış gerçekleştirdi.
Bayanlar yarı finalinde ise Ayşe,
daha önce TED’de izlediğim yarışmasındaki stilinden hiçbir şey kaybetmediğini
yine gösteriyordu. O da ne, ip ayağının arkasında. Yapma Ayşe, düşme sakın…
Neyse ki pozisyonu düzeltiyor ve klip yapmak üzere ipi çektiğinde, ip elinde
iken kendisini boşluğa bırakıyor :) Bayanların yarı final rotasını tırmanan sporcuları da izledikten sonra
Cumartesi gününü kapatmış olduk ve Pazar günü yapılacak final müsabakaları için
üniversiteden ayrıldık.
Akşam yaklaşık 10 kişi bir araya
geldik ve “Bursa temsilcisi” ! Buket’in önerisi ile çok hoş ve sevimli bir
kafede yemek için yerimizi aldık. Günün değerlendirmesi ve muhabbet eşliğinde
bol karbonhidrat içerikli, yağsız, leziz makarnalarımızı mideye indirdik.
Sonrasında Gürgel’in i-foneunda bulunan “simge ve marka bulma” oyununa daldık
ve bir süre kalabalık bir güruh olarak oyunda puan kazanmaya çalıştık. “Evet bu
ayakkabı markasıydı, yok abi bacardinin simgesi, hayır yaw Uzakdoğu araba
markası” konuşmaları eşliğinde epey bir bölümü açabildik. Övgün’ün, ballıda
tırmanırken sesinden, kanadından, renginden gökyüzündeki kuşları National
Geographic muhabiri misali tanıma ve seceresini okuyabilme performansını, marka
bulma oyununda da ortaya koyması görülmeye değerdi….
Güzel bir uyku ve kahvaltı
sonrası finaller için yeniden üniversitedeyiz. Final rotaları erkeklerde
yaklaşık 7b+, kızlarda ise 7b ayarında (Dereceleri tam hatırlamıyor
olabilirim). Nihayet sıram geliyor ve rotaya tırmanmaya başlıyorum. İlk hafif
eğimli pasaj, ilk negatif ve ikinci hafif eğimli pasaj derken ikinci negatife
geliyorum. Hamleler güzel, rota akıcı ve bariz kilit yok gibi… duy sesimi enduranceeeeee :) Negatife girdiğimde
klip yapmam gerekiyor pozisyon gereği ancak namümkün bu kollarla….bir hamle
daha ve gastonu tut ve boulder antremanlarındaki gibi blok yaparak klibi yap. Ama
sol kol da şişik ve yine klibi unut. Bari bir hamle daha yapayım diyerek mor
büyük element üzerindeki büyük tutamağa atlıyorum ve sıcaktan bunalmış vücudum
yine kendini boşluğa bırakıyor. Yaşasın hızla aşağı doğru gitmenin oluşturduğu
rüzgarın yarattığı serinlik ve rahatlama hissi… :) Şahsen içlerinde en keyiflisi olduğunu düşündüğüm final rotasında Recep iyi bir
tırmanışla 38 hamle yapabiliyor ve neredeyse 38 hamlede de bağırarak
konsantrasyonunu yüksek tutmaya çalışıyor. Yere indiğinde ise “recebim niye
bağırıyorsun rota 6a” deyince de gülüyoruz :)
Bayanlar ilk üç…. |
Övgün ve Akın final rotasında iyi
bir tırmanış gerçekleştiriyorlar ve rotanın sonuna yakın olan kilit
civarlarında düşüyorlar. Uğur ise gerçekten güzel bir seyir zevki vererek,
yılların deneyimi ve Milli Takım sporcusu sıfatı ile rotayı çok zorlanmadan
tamamlıyor. Rota, tavan geçişi sonrası yaklaşık 2 metrelik sarkıttan aşağı
doğru tırmanılması (Bu aşağı tırmanışa başlamadan önce hakemin “son 1 dk” uyarısını
yapması ve Uğur’un ve sonrasında herkesin gülümsemesi görülmeye değer :)) ve sarkıtın en altında
bulunan iki büyük tutamağın tutulması sonrası vücudun boşlukta 2 sn sarkıtılması
ile sona eriyor. Bayanlar finalinde Evren, Gamze ve Ayşe güzel bir performans
ile rotayı tamamlıyorlar.
Yarışma sonucunda sıralama erkeklerde Uğur, Akın,
Övgün ve bayanlarda Evren, Gamze, Ayşe olarak ortaya çıkıyor.
İlk üçü paylaşan sporcular… tebrikler… |
Veeee kendimiz Uğur’un önerdiği
çağ kebapçısına atıyoruz. 4 tane yeter herhalde diyerek kendime hakim oluyorum.
En son Uğur ve Övgün’ü 5. leri yerken görüyorum. Sonrasında Övgün’ün “ortak
biraz fazla yedim galiba” yorumları….. :)
Uçağa biniyoruz ve İstanbul
yolundayız….
Erzurum’a gitmek, uluslararası rota
yapıcı Evgeny Kryvosheytsev’in rotalarında tırmanarak
deneyim kazanmak, dostlarla muhabbet etmek, İstanbul’dan uzaklaşmak….. hepsi
çok zevkli ve güzeldi. Bir sonraki organizasyonda buluşmak üzere….
Tırmanışla
kalın….
ersin….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder